Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT) Testi Nedir ?
Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT), genetik bozuklukların embriyoların henüz rahme transfer edilmeden önce tespit edilmesini ve bu bozukluğu taşımayan seçilmiş sağlıklı embriyoların kullanılmasını sağlar. Halk arasında “kötü genler ayıklanıyormuş” diye bilinen test aslında şöyle işlemektedir: Tüm embriyolardan alınan biyopsilerden yapılan çalışmalar ile hangisi sağlıklı ise belirlenmekte ve o embriyonun nakledilmesi sağlanmaktadır. Embriyo ya bir tedavi yapılmamaktadır. Bugün tüm Dünya’da embriyoya tedavi yapmak hatta kullanılmayacak embriyolarda araştırma yapmak bile yasal değildir. Genetik bilimindeki hızlı ilerlemeler ile yakın gelecekte bu durumun değişmesi sağlayacak belki embriyoda tedaviler konuşulacaktır.
Tüp bebek ve PGT testi endikasyonlar doğru belirlendiğinde çok başarılı şekilde ailelerin evlerine sağlıklı bebek götürmelerini sağlayan çok yüz güldürücü bir metottur. Ancak fetüsün belli yetenekleri veya göz rengi gibi kalıtımı nispeten karışık olan özellikler için kullanılamaz.
Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki normal yolla gebelik her zaman biz sağlıkçıların tercih ettiği adı üstünde normal süreçlerle gelişen en sağlıklı gebeliktir. Hiçbir risk yokken daha sağlıklı olsun diye tüp bebek yapılması doğru değildir. Her gebeliğin riskleri vardır. Size kimse bebeğiniz %100 sağlıklı doğacak diye garanti veremez. Ama aynı garanti tüp bebek gebeliklerinde de verilemez. Gelişmiş gebelik takip yöntemleri ile gebelik sırasında yapılacak detaylı taramalar hastalık riskini önemli ölçüde azaltmaktadır.
Tüp bebek de genetik testler yapılması çok eski değildir. Preimplantasyon genetik tanı ilk kez X’e bağlı hastalık taşıyan bir çifte Y kromozomu varlığı bakılıp kız fetüs seçmek için kullanılmıştır. (1991) Sonrasında orak hücre anemisi, Tay-Sachs, Duchenne müsküler distrofi, beta talasemi gibi birçok hastalıkta kullanılmaya başlanmıştır. Bugün ise neredeyse moleküler tanısını bildiğimiz tüm hastalıklar için başarı ile kullanılabilmektedir.
- Tüp bebekle mükemmel bir bebeğe sahip olabilir miyim?
- Normal yolla gebe kalabilirim ama ben sağlıklı olsun diye tüp bebek düşünüyorum?
- Ben mavi gözlü çocuk istiyorum Olabilir mi?
- Kötü genlerin hepsini temizleyebiliyor musun?
- Bebeğimin güzel dans edebilmesini seçebilir miyim?
- Tüm hastalıklara bakılsın %100 garanti istiyorum?
Sizin de aklınızda bunlara benzeyen sorular varsa bu yazıyı okumanızı isteriz.
Birçok aile için umut kaynağı olmuştur. Aşağıda detayları verilen riskleri bulunan aileler de başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
Kimler PGT Yaptırmalıdır? PGT hangi durumlarda önerilir?
1. Genetik Hastalık Taşıyan Çiftler:
Eğer bir çift, genetik olarak belirli bir hastalığı taşıma riski altındaysa “Aileye hemen PGT yapalım” denilemez. Tüp bebek çalışmaları planlanmadan önce mutlaka bir genetik merkezine başvurulmalıdır.
- Bahsedilen genetik hastalık nedir?
- Genetik testler yapılmış mı?
- Bu hastalık için preimplantasyon genetik tanı testi yapılmalı mı?
- Başka bir yöntem düşünülebilir mi?
- Ailenin başka hangi hastalıklar için riski bulunmaktadır?
Önce bu soruların yanıtlanması gerekmektedir. Tüp bebek çalışmaları başlamadan eşler bir genetik hastalık için taşıyıcı ise taşıdığı varyantın belirlenmesi ilk aşamadır. Ailedeki hastalıkla ilişkisi bilinen varyant tespit edilmeden tüp bebek yapılamaz. Ön çalışmalar ile aile için tüm riskler belirlenir. Sonra aile için ne çalışılacağı belirlenir. PGT-M (Monogenik) adı verilen yöntem kullanılarak embriyoların genetik profilleri incelenir. Bu sayede, genetik hastalığa sahip embriyolar belirlenir ve sağlıklı embriyoların rahme transferi sağlanır.
2. Tekrarlayan Gebelik Kayıplarını Önleme:
Tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan ailelere özellikle de yaş ileri ise PGT-A kullanarak sağlıklı gebelik şansı sunulabilir. Ama öncesinde tekrarlayan gebelik kayıplarının sebepleri araştırılmalıdır.
3. İleri Anne Yaşı:
Anne yaşı arttıkça, kromozomal anormallik riski de artar. Bu durumda, PGT-A kullanılarak embriyolardaki kromozomal anormallikler değerlendirilebilir. Özellikle 35 yaşın üzerindeki anne adayları için önerilebilir.
4. Yapısal Kromozom Değişiklikleri:
Ebeveynlerden birinin yapısal kromozom düzenlemeleri taşıdığı durumlarda, PGT-SR (Yapısal Rezervasyon) yöntemi kullanılarak embriyoların kromozomları incelenir.
5. Fertilite Tedavilerinin Etkinliğini Artırma:
PGT, in vitro fertilizasyon (IVF) gibi yardımcı üreme teknikleri ile birleştirildiğinde, sağlıklı embriyoların seçilmesi ile gebelik şansını artırabilir. Bu sebeple tekrarlayan tüp bebek tedavi başarısızlığında önerilmektedir.
6. Şiddetli erkek faktörü: tespit edilen ailelerde kromozom sayısal anomalilerinin riski artmaktadır. PGT-A önerilmektedir.
7. Önceki gebeliklerde kromozom anomalisi saptanması: Aileye detaylı bilgi verilmelidir. Gebelikte saptanan birçok değişiklik sonraki gebeliklerde belirgin risk artışına yol açmaz. Bu sebeple ailede tespit edilen değişikliğe göre aile deneyimli bir sağlık profesyonelinden danışmanlık almalıdır.
8. Kanser, nörodejeneratif hastalıklar ve kalıtsal kalp hastalıkları için taşıyıcılık olması: Aileler kendilerinde bulunan hayat kalitesini ciddi etkileyecek önemli hastalığa yatkınlık yaratan durumlarda bu varyantı çocuklarının taşımasını istememektedir. Bu durumda bu varyantı taşımayan embriyoları seçmek için test planlanabilir.
9. HLA uyumlu kardeş: Lösemi veya kemik iliği nakli gerektiren bir hastalığı olan çocuğu olan aileler: Hasta çocuklarına kök hücre gerekli olduğu zaman kullanabilmek için HLA uyumlu bebek seçebilirler.
Preimplantasyon Genetik Tanı süreci bir dizi psikolojik, duygusal zorluk içerebilir. Ailelerin doğru bilgilendirilmesi de çok önemlidir. Bu nedenle, çiftler PGT düşündüklerinde sağlık profesyonellerinden ayrıntılı bilgi ve danışmanlık almalıdır.
Preimplantasyon Genetik Tanı uygulamasında hangi yöntemler kullanılır?
PGT çalışması 3. Gün blastomer biyopsisi veya 5. Günde alınan trofoektoderm biyopsisinden elde edilen DNA dan yapılır. 3. Gün alınan biyopsi de tek bir hücre genetik merkezine iletilir. 5. Gün biyopsisinde ise 5-9 hücre bulunmaktadır. Bazı özel durumlar dışında güvenilirliği daha yüksek olduğu için 5. Gün biyopsisi tercih edilmektedir. Biz de merkezimizde 5. Gün biyopsisi ile çalışmalar yapmaktayız. 5. Günde biyopsi alındığı zaman testlerin tamamlanması için bir süre gerektiği için embriyolar dondurulmaktadır.
Preimplantasyon Genetik Tanı uygulamasında kullanılan temel yöntemler şunlardır:
- PGT-M (Monogenik): Bu yöntemde “aileye özel” test tasarlanır. Her aile ayrı bir proje gibi değerlendirilir. Ailede bulunan mutasyona göre bir ön hazırlık yapılır. Hem mutasyonu araştırmak için tasarım yapılır hem de mutasyonla birlikte hareket eden kişiler arasında farklılıklarla seyreden özel takip bayrakları belirlenir. Böylece yapılacak testin sağlaması da yapılmış olur. Hazırlanan bu kişiye özel kıt aracılığıyla embriyolar incelenir. Sağlıklı olanlar seçilir. Çalışma embriyodan alınan 5-9 hücreden elde edilen DNA’dan yapılmaktadır. Bugün rutin olarak sadece aile için belirlenen riski yüksek genler için tasarım yapılır. İnsanlarda bulunan tüm genlere bakılmamaktadır. Dünya’da araştırma bazında biyopsiden elde edilen DNA’dan bütün genlere bakılması konusunda çalışmalar başlamıştır. Ancak rutin çalışmalara girmesi zaman alacaktır. Bunun yerine merkezimizde ailelerin istemesi üzerine sadece ailede bilinen, bize gelme sebebi olan hastalık için çalışma yapılabileceği gibi tüp bebek öncesi eşlerden geniş gen taramaları yaparak (Ekzom sekanslama-WES) çiftin başka bir hastalık için daha riski olup olmadığına bakılarak, gerekirse 4-5 veya daha fazla gendeki riskli varyantlar da belirlenip embriyolardan taranabilmektedir. Bu çalışmalar ile de embriyonun tüm genlerine bakılmamaktadır. Ancak embriyoda yeni gelişen varyantlar hariç anne baba kaynaklı geçebilecek hastalıklar önemli ölçüde test edilmiş olmaktadır.
- PGT-A (Aneuploidi): Bu yöntem, embriyolardaki kromozomal sayıları değerlendirir. Özellikle ileri anne yaşı, fertilite problemleri veya tekrarlayan gebelik kayıpları yaşayan çiftlerde kullanılır. Kromozomal anormalliklere sahip embriyolar tespit edilir ve sağlıklı embriyolar seçilerek rahme transfer edilir.
- PGT-SR (Yapısal Rezervasyon): Ebeveynlerden biri veya her ikisi de yapısal kromozom değişiklikleri taşıyorsa, bu yöntem kullanılır. Embriyolardaki yapısal kromozom değişiklikleri incelenir ve sağlıklı embriyolar seçilerek rahme transfer edilir. Ancak bazı durumlarda özellikle translokasyona katılan parçanın çok küçük olduğu durumlarda güvenilirliği artırmak için bazı markerlar belirlenerek ek testler planlanabilir.
Merkezimizde bu işlemler yeni nesil dizi analizi kullanılarak yapılmaktadır.
Preimplantasyon Genetik Testi (PGT) Nasıl Yapılır? Süreç nasıl İşler?
Preimplantasyon Genetik Testi (PGT) genellikle aşağıdaki adımları içeren bir süreçtir:
- Yumurta elde edilmesi ve hazırlık aşamaları: IVF sürecinde, kadına bir yumurtlama tedavisi verilir, yumurta sayısı fazla olduğu zaman sağlıklı embriyo şansı artmaktadır. Tabii ki gereğinden fazla yumurta oluşması da riskler yaratmaktadır. Bunun dengesi tüp bebek merkezi tarafından ayarlanır. Bazen bir siklusta sadece 1 tane embriyo oluşabilir. Böyle durumlarda arka arkaya birkaç siklusta elde edilen az sayıdaki embriyolardan biyopsiler alınarak dondurulur. Böylece sağlıklı embriyo yakalama şansı artmaktadır. Bazı durumlarda standart yumurtlama tedavisi başarısız olabilir. Beklenenden çok fazla veya çok az yumurta oluşabilir. Bunların sebebi de altta yatan genetik varyantlar olabilir (FSHR genindeki varyantlar gibi). Tüp bebek çalışmaları sırasında beklenmeyen sonuçlar olduğu durumlarda merkezimizle iletişime geçilmesi durumunda gerekli testler planlanmaktadır ve kişinin taşıdığı genetik varyantlara göre tedavi süreleri ve miktarları ayarlanabilmektedir.
- Embriyo Gelişimi: Döllenmiş yumurtalar embriyolara dönüşür ve laboratuvar ortamında birkaç gün boyunca kültüre alınır. Embriyolar, belirli bir gelişim aşamasına ulaşana kadar gözlemlenir.
- Hücre Biyopsisi: Embriyolar belirli bir gelişim aşamasına gelene kadar izlenir. Merkezimizden temin edilecek taşıma besi yerleri içeren tüplere 5. Günde trofoektoderm biyopsisi alınır. Embriyolar biyopsi alındıktan sonra dondurulur.
- Genetik Analiz: Biyopsi alınan hücreler genetik laboratuvarda analiz edilir. PGT-M durumunda, belirli bir genetik hastalığı taşıyıp taşımadıkları belirlenir. PGT-A durumunda, embriyoların kromozomal sayıları değerlendirilir.
Biyopsiler özel tüpler içinde merkezimize iletilir. İlk işlemler çok az sayıdaki hücreyi kaybetmemek için gelen tüpler içinde başlar. WGA (tüm genom çoğaltma) yapılarak DNA çoğaltılır. Tüm genom çoğaltıldığı zaman bu biyopsilerden hem ailede riskli olan gen bölgesi araştırılırken, hem de kromozomal bir hastalık olup olmadığı da araştırılabilir. Bu yöntemler çoğunlukla “ardışık” kullanılmaktadır. Embriyoda önce araştırılacak varyantlara bakılıp sağlıklı olanlar tespit edilir, sonra sağlıklı olanlardan kromozom hastalıkları araştırılır. Böylece gereksiz maliyetler de önlenmiş olur.
- Sağlıklı Embriyoların Seçimi: Genetik analiz sonuçlarına göre, genetik olarak sağlıklı embriyolar belirlenir. Bu embriyolar, rahme transfer edilmek üzere seçilir.
- Rahme Transfer: Sağlıklı embriyolar, kadının rahmine transfer edilir. Bu, gebelik oluşturma sürecini başlatır.
PGT süreci, genetik analizin doğruluğunu ve embriyoların sağlıklı olup olmadığını belirlemek için hassas teknikler ve ekipmanlar gerektirir. Bu süreç, bir dizi etik, tıbbi ve duygusal zorluk içerir ve çiftlerin bir genetik danışman ile işbirliği yapmalarını ve detaylı bir şekilde bilgilendirilmelerini gerektirir.
Preimplantasyon Genetik Testi (PGT) Hangi Hastalıklara Tanı Koyar?
A) Kromozom Hastalıkları İçin (Pgt-A Ve Pgt-Sr)
PGT-A, tüm kromozomal anöploidileri veya büyük parçaların kayıp ve kazançlarını taramakta kullanılır.
FISH yöntemi ile belli kromozomların anoploidisi araştırılabilir. Avantajı 3. Gün biyopsisinden yapılarak embriyoyu dondurmaya gerek kalmamasıdır. İşlemler çok hızlı yapılabildiği için sağlıklı embriyo belirlenince hemen nakledilebilir. Biyopsi de tek hücre alınır. Farklı renklerde “prob” denilen sadece belli kromozomlara bağlanarak ışıma veren özel boyalar kullanılır. Ama tek hücrede çalışmalar yapıldığı için güvenilirliği düşüktür. Önceden FISH yöntemi sık görülen kromozom sayısal anomalilerini araştırmada kullanılırken; bugün bu yöntemin güvenilirliği düşük olduğu için nerdeyse çoğu merkezde terk edilmiş bir yöntemdir.
Bugün yeni nesil dizi analizi (NGS) temelli yöntemler kullanılmaktadır. Çok az DNA ile embriyodaki tüm kromozomların sayısal değişikliklerini bize göstermektedir. Bunun için 5. Gün biyopsisinden alınan 5-9 hücreye WGA işlemi yapılmakta ve elde edilen DNA’dan tüm kromozomların sayısı (PGT-A) veya gerekli görülürse kromozomların belli bölgelerindeki parça kaybı veya kazançları (PGT-SR) araştırılmaktadır.
PGT-SR, PGT-A’ya göre daha küçük kromozomal kayıp ve kazançlarını taramakta kullanılır. Çözünülürlüğü yüksek, daha detaylı hazırlanmış bir kıttir. Bu sebeple de küçük parça değişimlerinde tercih edilir.
Ebeveynlerin taşıdığı translokasyonda yer değiştiren kromozom parçası küçükse PGT-SR planlanır. Ama bazen ek olarak aileden belirlenecek markerlar ile başka moleküler yöntemlerin birlikte kullanıldığı analiz yöntemleri gerekebilir.
PGT-A için ESHRE (2018) önerileri aşağıdaki gibidir.
- İleri kadın/anne yaşı
- Tekrarlayan implantasyon başarısızlığı
- Tekrarlayan gebelik kayıpları
- Şiddetli erkek faktörü (SMF)
- Önceki gebeliklerde kromozom anomalisi olması
Bu endikasyonları olan kişiler merkezimizle irtibata geçtiği zaman detaylı bilgi alınmakta ve tüp bebek haricinde yapılması gereken bir test/tedavi varsa bu konularda çalışmalar planlanmaktadır. Gebelik kaybının başka bir sebebi varsa siz o sebebi yok etmediğiniz zaman tüp bebek ile oluşan gebelik de düşecektir. Canlılar tek bir genden oluşmamaktadır. Sahip olduğumuz yaklaşık 20 bin gendeki farklılıklar sebebiyle hepimizin farklılıkları ve bazı hastalıklara yatkınlıkları vardır. Hiçbir zaman iki hasta aynı olamaz. Kişiselleştirilmiş tıp (personalized medicine) bu sebeple çok önemlidir ve tedavi başarılarını artırmaktadır. Uygun yöntem seçimi ve danışmanlık için merkezimizle temasa geçebilirsiniz.
B) Tek Gen Hastalıkları İçin (Pgt-M)
PGT-M yöntemi ise tek gen hastalığı olan veya taşıyan aileler için kullanılmaktadır.
- Otozomal resesif ve dominant hastalıklar,
- X’e bağlı kalıtılan hastalıklar,
- İleri yaş başlangıçlı hastalıklar,
- HLA tipleme amaçlı uygulamalar,
- Eşlerde kanser yatkınlığı ile ilgili varyant olması
- Nörodejeneratif hastalıklar, Kalıtsal kalp hastalıkları için risk .
Embriyoda ailede tekrarlama riski olan bir veya birden fazla genetik hastalık için test yapılabilmektedir.
Ülkemizde akraba evliliği oranı çok yüksektir. İstatistik çalışmalar ülkemizde akraba evliliği sıklığı için %26 gibi bir rakam verilse de özellikle aynı köyden evlilikleri de dikkate aldığımızda ki bu kişilerde yaptığımız genetik testlerde gen benzerliklerinin yüksek olduğu görülmektedir. Akraba evliliği oranının özellikle bazı bölgelerde bildirilen rakamdam çok daha yüksek olduğu bilinmektedir. Akraba evliliği yapan çiftlerde en az bir hastalık için her iki eşin taşıyıcı olma oranı yaklaşık %30, birden fazla mutasyon taşıma oranı ise %7-10 oranlarındadır. Akraba evliliğinde %30 mutasyon çıkma ihtimali dikkate alındığında bu ailelerde gebelik başına hasta çocuk oranı %7,5’dur.
Bu sebeple akraba evliliği yapmış bir çifte danışmanlık verirken öncelikle aileden çok iyi bir klinik bilgi alınmalı testler konusunda aileler bilgilendirilmelidir. Tüm genlere baktığımız geniş gen panelleri (Bkz. Pregnarisk) tüp bebek öncesi yapılırsa PGD bu testlerin sonucuna göre planlanabilir. Akraba evliliğine bağlı olan riskler önemli ölçüde azaltılabilmektedir.
Uygun yöntem seçimi için merkezimizle temasa geçebilirsiniz.
Önemli not: PGT testlerinde fetüsteki risk, dünyanın hiçbir yerinde sıfıra inemez. Bu sebeple gebelikte takipler sürmeli ve hastalığın özelliğine göre prenatal tanı konusunda aile bilgilendirilmelidir.