Kolorektal kanser “Bağırsak Kanseri” olarak da adlandırılır.Kolorektal tümörler, kolon (kalın bağırsak) veya rektumda oluşan kanserlerdir. Kolon ve rektum (kalın bağırsağın son 15 santimetrelik kısmı), sindirim sisteminin önemli bir parçasıdır.
Dünyada en sık görülen 3. Kanserdir. Gelişmiş ülkelerde oran daha fazladır.
Beslenmenin etkisi net bilinmektedir. Diette kırmızı et tüketilmesi, hazır gıda tüketimi, şişmanlık, sebze, meyve ve balığın az tüketilmesi kanser riskini artırır. Uzun süreli kabızlığın riski artırdığı bilinmektedir. Sigaranın riski artırdığı bilinmektedir. Yine hareketsiz yaşam riski artırır.
Hem kolon hem de rektum kanseri erkeklerde daha fazladır. Vakaların %61’i erkek, %39’u kadındır. Maalesef hastaların 1/3’ü ameliyat edilemeyecek geç dönemde yakalanmaktadır.
Kolorektal kanser riski yaşla birlikte artar. En sık 7. Dekatta karşımıza çıkar. Kolonda bulunan polipler kanser riskini artırır. Daha önceden kolon kanseri tanısı alanlarda, gelecekte de kolon kanseri riski artar ve ayrıca kadınlarda uterus, over ve meme kanseri riski de artar.
İnflamatuar barsak hastalıklarının varlığı da kolon kanseri riskini artırır. Ülseratif kolit ve crohn hastalığında kanser riski artmaktadır. Özellikle ülseratif kolit de risk daha fazladır. Bu hastalıkların şiddeti, yaygınlığı ve hastalık süresi kanserle ilişkilidir. Ülseratif kolit hastalarında ilk 10 yılda kanser gelişme ihtimali %3 iken; sonraki 10 yılda risk %15 lere çıkmaktadır. Pankolitlerde ise risk daha da artmaktadır.
Kolorektal kanserler, başlangıçta kolon veya rektumun iç yüzeyini kaplayan hücrelerde anormal büyüme ve bölünme sonucu oluşurlar. Bu tür kanserler zamanla büyüyebilir ve çevre dokulara yayılabilir. Erken evrede yakalandığında tedavi başarısı çok daha iyiyken geç evrelerde yakalandığında prognoz kötüleşmektedir.
Bağırsak Kanserinde Genetik Testler
Bağırsak kanseri genetik testleri, bireylerin bağırsak kanseri riskini belirlemek, hastalığın genetik nedenlerini ve prognozunu incelemek, tedavi seçeneklerini belirlemek ve ailesel olan kanserleri belirleyerek ailedeki risk altındaki kişileri belirlememizi sağlamak amacıyla yapılan testlerdir. Özellikle ailesinde kanser olan kişiler başta olmak üzere artık kanser öyküsü olan olmayan herkeste kansere yatkınlıkla ilgili bir genetik mutasyon olup olmadığı bakılması önerilmektedir.
Bağırsak kanseri genetik testi şunları içermelidir:
Genetik Danışmanlık: Bir genetik danışman veya uzman, kişinin aile geçmişi ve kişisel risk faktörlerini değerlendirir. Bu süreçte detaylı aile bilgileri alınır. Ailede kanser varsa hangi taraftan geliyor, kaç vaka var, kaç yaşında kanser gelişmiş, hangi kanserler görülmüş gibi detaylı bilgiler alınır. Bu hastalara yapılan testler var mı, bu hastalar yaşıyor mu, ölen kişilerin DNA’larına ulaşılabilir mi sorgulanır.
Genetik Testler iki ana amaç için planlanmaktadır:
- Ailesel kanser yatkınlığının taranması: Kişide kansere yatkınlık konusunda riski artıran bir genetik değişiklik olup olmadığının taranmasıdır. Herediter kanser tarama paneli (Bu panelde tüm kanserler için yaklaşık 220 tane kanserle ilişkisi olduğu bilinen, 400 kadar da kanser le ilişkili olduğu düşünülen “aday” genler bulunmaktadır. Yeni kanser genleri tanımlandıkça panele eklenmekte ve paneller güncel tutulmaktadır.) Bunun için hastadan kan örneği alınır. Kişilerin hastalık riskini daha iyi anlamalarına ve erken teşhis veya önleyici önlemler alma konusunda daha bilinçli kararlar vermelerine yardımcı olabilir. Çıkan sonuca göre nasıl bir tarama yapılacağı belirlenir.
- Var olan kanser için tanı, tedavi, pronoz belirlemek için yapılan dokudan çalışılan testler. Kolon kanserine spesifik testler yapılabilir. (Aşağıda tek tek verilmiştir.) Ya da daha geniş paneller çalışılabilir.
Tümör mutasyon paneli: Birçok farklı genetik değişikliği aynı anda test etmeye yardımcı olan NGS (Yeni nesil dizileme) yöntemiyle yapılan genetik panel testlerdir. (Tümör mutasyon paneli). Kanser dokusundan yapılabileceği gibi Likid biyopsi yapılarak hastadan alınacak kandan elde edilen serumdan da yapılan çalışmalardır. Bu test ile hem çok sayıda gende mutasyon olup olmadığına bakılmakta, eş zamanlı mikrosatellit instabilitesi ve tümördeki mutasyon yükü hesaplanmaktadır. Bu paneller, tümörün genetik profilini daha ayrıntılı bir şekilde analiz etmektedir. Bu testler hastada var olan tümörün benzersiz özelliklerinin belirlenmesine yardımcı olarak “kişiselleştirilmiş tedavi” seçeneklerini ve prognozu belirlemek için önemlidir. Farklı merkezlerde farklı gen sayısı içeren testler bulunmaktadır. Merkezimizde yapılan panelde de geniş gen mutasyonlarını içeren Tümör mutasyon yükü (Tumor mutation burden), PDL/PDL1 ve mikrosatellit instabilitesini de değerlendiren bir panel kullanılmaktadır. Bu panelde eş zamanlı olarak klasik kemoterapotik ajanların hastada yaratabileceği toksik etkiler ve ilaç etkinlikleri ile ilişkili polimorfimler de değerlendirilmektedir. Bağırsak kanseri tanısı konmuş hastaların, tedavi seçeneklerini değerlendirmek için bir onkolog ve genetik uzmanına danışmaları önerilir.
Kolorektal Kanser Genetik Tarama Testleri
- KRAS (12,13,61,117, 146.kodon) (Yeni Nesil Dizi Analizi-NGS)
- NRAS (12,13,61,117, 146.kodon) (Yeni Nesil Dizi Analizi-NGS)
- BRAF (V600E) (Yeni Nesil Dizi Analizi-NGS)
- MSI (Mikrosatellit instabilitesi)
- PIK3CA (Yeni Nesil Dizi Analizi-NGS) (Ekson 9: E542 ve E545 ; Ekson 20: H1047) MTOR (inhibitörleri için )
Kolorektal kanserlerin % 35-40’nda KRAS, % 1-6’sında NRAS tetikçi mutasyonun gözlendiği bilinmektedir. Her ikisinde de 12, 13, 61. kodon mutasyonları sıktır. Bu mutasyonları gösterenlerde Anti-EGFR tedavilerinden fayda görmesi beklenmez. Vakaların % 50’sinde mutasyon gözlenmez ve Anti-EGFR tedavisinden fayda görme şansı vardır. Geniş gen panellerinin çalışılması halk arasında “Akıllı ilaç” olarak bilinen ilaçların kullanılabilmesi için şans yaratabilecektir.
Bağırsak Kanserinde Aile Geçmişi ve Genetik Risk Faktörleri:
Kolorektal kanserin risk faktörleri arasında yaş, aile geçmişi, genetik faktörler ön plandadır. Bu yüzden detaylı aile ağacı alınmalı sadece bağırsak kanseri değil hem anne hem baba tarafındaki tüm kanserler sorgulanmalıdır.
Polipler (bağırsakta oluşan küçük kötü huylu olmayan tümörler): Çok önemlidir. Poliplerin çoğu iyi huyludur, yani zararsızdırlar. Ancak poliplerin anormal hücre büyümesinden kaynaklandığı unutulmamalıdır, kanser gibi hızla bölünen kötü huylu hale gelebilirler. Biyopsi alınarak bir polipin kötü huylu mu yoksa iyi huylu mu olduğu belirlenebilir. Polipe ulaşmak zorsa kolonoskopi gerekebilir. Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, sigaradan kaçınmak ve alkol alımını azaltmak polip gelişimini azaltmaktadır.
Beslenmenin etkisi net bilinmektedir. Diette kırmızı et tüketilmesi, hazır gıda tüketimi, şişmanlık, sebze, meyve ve balığın az tüketilmesi kanser riskini artırır. Uzun süreli kabızlığın riski artırdığı bilinmektedir. Sigaranın riski artırdığı bilinmektedir. Yine hareketsiz yaşam riski artırır.
Bağırsak Kanserinde Erken Teşhis
Erken teşhis, kolorektal kanserde de prognostik en önemli belirteçtir. Bu sebeple ailede kanser olsun olmasın düzenli tarama testleri önemlidir. Ancak belirtiler varsa veya aile geçmişi nedeniyle yüksek risk altında olan kişilerde gerekli genetik testleri yaptırmak önemlidir.
Non steroid anti inflamatuar (NSAID) ilaçlar:
Kemoprevensiyon nispeten yeni bir konudur. Kanserin önlenmesi, sağlıklı bir yaşam tarzı ve diyetin yanı sıra yüksek riskli sağlıklı bireylerde kanser öncesi lezyonları olan hastalarda ve kanser tedavisi gören yeni bir kanser gelişme riski olan hastalarda hastalığı önleyici olması beklenir. NSAID (aspirin, sulindac ve selekoksib) ‘lerin kullanımı, yalnızca tümör moleküler biyolojisi üzerindeki etkileri değil aynı zamanda sistemik ve lokal inflamatuar yanıt üzerindeki etkileri ve adjuvan tedavinin düşük maliyeti nedeniyle cazip bir seçenek gibi görünmektedir. Klinik deney sonuçları, NSAID’lerin kolorektal adenom riskini azaltmadaki etkinliğini doğrulamaktadır. Gelecekte, tam bir antikanser stratejisi muhtemelen yüksek riskli bireylerin yönetimi için daha karmaşık yöntemlere ve daha kişiselleştirilmiş bir yaklaşıma dönüşecektir. Bununla birlikte, sürekli, uzun süreli bir tedavi olarak tasarlanan kemoprevensiyon, olumsuz klinik etkilere neden olabilir, bu nedenle, iyi tanımlanmış güvenlik profillerine sahip daha az toksik bileşiklerin tanımlanması gerekmektedir.
Umarız bu yeni yaklaşım, kolorektal kanser algısını da ölümcül bir hastalıktan kontrol altına alınabilecek kronik bir hastalığa dönüştürecektir.
Bağırsak Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Bağırsak kanseri belirtileri, hastalığın türüne ve aşamasına göre değişebilir. Kolon veya rektum bölgelerinde gelişebilen bağırsak kanseri belirtileri şunlar olabilir:
Dışkılama Alışkanlıklarının Değişmesi: İshalle veya kabızlıkla birlikte dışkılama alışkanlıklarında belirgin değişiklikler. Özellikle uzun süreli ishal veya kabızlık dikkat çekicidir.
Kanlı Dışkılama: Dışkıda parlak kırmızı kan veya katran rengi dışkılama. Bu, genellikle rektum veya kolon kanserinin erken belirtilerinden biridir.
Karın Ağrısı veya Şişkinlik: Karın bölgesinde sürekli veya sık sık ağrı veya rahatsızlık hissi. Şişkinlik, karın ağrısıyla birlikte olabilir.
Kilo Kaybı: Açıklanamayan kilo kaybı. Kişi normal aktivitelerine devam ettiği halde kilo kaybediyorsa, bu bir belirti olabilir.
Halsizlik ve Yorgunluk: Halsizlik, yorgunluk hissi. Demir eksikliği anemisi, bağırsak kanseri belirtilerinden biri olabilir.
Kusma: Mide bulantısı ve kusma, bağırsak kanseri belirtileri arasında yer alabilir.
Bağırsak Tıkanıklığı: Tıkanıklığa bağlı olarak bağırsak hareketlerinin durması veya azalması. Bu durum özellikle bağırsakta büyümüş bir tümörün sonucu olabilir.
Bağırsakta Dolgunluk Hissi: Bağırsaklarda dolgunluk, baskı veya tam doluluk hissi.
Unutmayalım ki bu belirtiler kanser dışı birçok hastalıkta da gözlenebilir. Bağırsak kanseri belirtileri, hastalığın ilerlemesine ve yayılmasına bağlı olarak şiddetlenebilir. Erken teşhis, tedavi şansını artırabilir, bu nedenle risk faktörlerine sahip kişiler düzenli sağlık kontrolleri yaptırmalıdır. Belirtiler fark edildiğinde bir sağlık profesyoneline başvurmak önemlidir, çünkü erken teşhis ve tedavi bağırsak kanserinin daha etkili bir şekilde kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Bu sebeple bu bulgular hissedildiği zaman mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır.