Virüs ve Kanser Bağlantısı
Yaklaşık bir asırdır, kanser ve virüsler arasında bir ilişki olduğu düşünülmekteydi; son on yılda ise, virüslerin kansere neden olabileceği konusunda somut moleküler deliller ortaya çıktı. Kanser hücrelerinin bir kısmında, ya virüsün kendisi bulunuyor ya da virüsün DNA’sının hücrenin DNA’sına entegre olduğu görülüyor. Ayrıca, laboratuvarda yetiştirilen sağlık hücrelerinin, bu virüslerle karşılaştığında mutasyona uğrayıp kontrolsüz şekilde bölündüğü tespit edildi. Bu durumda, virüsün genetik kodunun hücrelerin DNA’sına entegre olduğu gözlemlendi.
İlk kez bir insan kanseri türünün virüslerle ilişkilendirildiği vak’a, Denis Burkitt‘in 1961 yılında Uganda’da, Afrikalı çocukların çenelerinde keşfettiği bir kan kanseri olan Burkitt lenfomasıdır. Burkitt’in bu gözlemlerinden etkilenen araştırmacı Anthony Epstein, hastalıklı hücrelerde yeni bir herpes virüsü tespit etti ve bu virüse Epstein-Barr virüsü (EBV) adı verildi. Günümüzde kanser vakalarının yaklaşık %5-20’sinin virüs kaynaklı olduğu kabul edilmektedir.
Virüsler, çoğalmak için hücrenin genetik yapısını kullanırken, hücre DNA’sında değişikliklere sebep olabilirler. Bu değişiklikler zamanla meydana gelir ve virüsün hücreye nüfuz etmesinden yıllar sonra genetik hasarlara yol açabilir. Bu hasarlar, hücrelerin bölünme yeteneğini ve kontrol mekanizmalarını bozarak, hücrelerin kontrolsüz bölünmesine ve kanser oluşumuna neden olabilir.
En detaylı incelenen virüs türlerinden biri retrovirüslerdir. RNA tabanlı bu virüsler, hücreye girdiklerinde, hücrenin enzimlerini kullanarak RNA’larını DNA’ya çevirirler. Bu süreç sonunda oluşan virüs DNA’sı, hücrenin DNA’sına entegre olur ve yeni virüslerin üretilmesi için talimatlar verir. Nadir durumlarda, virüs DNA’sı, hücrenin çoğalmasını kontrol eden onkogen adı verilen genlere yakın bir yere yerleşebilir.
Bu, virüs DNA’sının onkogeni aktive ederek hücrenin kontrolsüz çoğalmasına sebep olmasına yol açar. Farklı mekanizmalarla da kansere neden olabilen virüsler, bazen kendi onkogenlerini taşıyarak veya hücre DNA’sına entegre oldukları zaman özel proteinlerin sentezini tetikleyerek hücrenin onkogenini aktive edebilirler. Retrovirüslerin yanı sıra, DNA virüsleri olan polyoma, papilloma, adeno ve herpes virüsleri de hücreleri kansere dönüştürebilir. Kansere dönüşüm süreci, genellikle virüs DNA’sının hücre DNA’sına entegrasyonuyla başlar ve hücrelerin kontrolsüz bölünmesine, yani kansere yol açabilir. Virüs DNA’sı, hücrenin onkogenlerini de aktive edebilir. Özellikle hepadenovirüsler gibi DNA virüsleri, bazen c-myc gibi özel bir onkogenin yanına yerleşerek hücrenin kanserleşmesine neden olabilir.
Virüs DNA’sının hücre DNA’sıyla etkileşimi, aynı zamanda DNA yapısında bozulmalara ve kanser sürecinin başlamasına yol açabilir. Genel olarak, herpes virüsleri dışında, diğer virüslerin hücre DNA’sına entegrasyonu çoğunlukla rastlantısaldır. Virüslerin hücreyi istila etmesi sonucu kansere dönüşüm süreci, genellikle bir dizi rastgele hata sonucunda gerçekleşir. Virüsler, hücreleri istila ederek onları virüs üretim merkezlerine dönüştürür ve bu süreçte hücre DNA’sında meydana gelen değişiklikler, hücrenin kansere dönüşmesine neden olabilir.